|
Fotoğraf: Ertuğrul İsmet Örs
|
Benim bir ülkem var.
Adı Türkiye.
Artık eskisinden daha yüksek çıkan sesleri,
cesur gençleri ve kadınları var. Esip kükreyen bir diktatörü var. Diktatörün
var olduğunu söylediği ileri demokrasi (!) ve maalesef ileri demokrasinin emir
eri polisleri var. Ona karşı dimdik duran, gaza, jopa, sopaya,
tekmeye,suya dayanan bağışıklık sistemi gelişen, binleri, milyonları
var... Dayanmak; bedenimizde ki açılan yaralara, kafamızda gözümüzde kalan
deliklere, soluduğumuz zehirlere, bozuk psikolojiye merhem olamıyor. Gidenleri
ise geri getirmiyor.
Kafamız karışık mı biraz ? Bir iki fidan, sosyal medya ve bir girişim ile
milyonlar mı ?. Sokak savaşlarına dönüşen, taksim taksim bölünmüş bir Türkiye
mi var ortada ?. Bunda diktanın elbette yadsınamaz, çok pek çok emeği var.
Kendisine sizlerin huzurunda şahsım adına aşağıdaki maddeleri gerekçe
göstererek;
İnsanları sosyalleştirip sokaklara çıkardığı için,
Dizilerden, geyiklerden kafamızı kaldırmamıza fırsat verdiği için,
Bir futbol taraftarının sadece topa bağımlı değil toplulukları ayağa kaldırarak
öncülük edebileceğini hem bana hem de bir çok kadına göstererek sempati
yarattığı için,
Parkalı döneme hevesli, Deniz' lere aç, yumruğunu özgürce kaldırabilen, aslında
imkanı bol ama kafesteki bir kuşağı, modern zamanlarda tekrar yeşerttiği
için;
At gözlüklerimizi çıkarttırıp, deniz gözlüğü modasına öncülük ettiği
için,
Kırmızısı, Siyahı, Talcidi, Duranı, Çıplağı, Hackerı, Maskı, Çarşıyı literatüre
kattığı için,
Topluluk içerisinde tek başına, başlı başına bir çığlık olmanın hazzını
yaşattığı için,
Memleket duygularımızı kendimizi tam da azınlık hissediyorken yeniden
kazandırdığı için,
Yazılı, görsel, işitsel her türlü sanata ilham kaynağı olduğu için,
Acundan firar edip başka bir adaya gitmeden gerçek survivor deneyimi yaşattığı
için,
Dilimizin bağını çözdüğü için,
Sesimizin desibelini açtığı için,
Ötekileştirdiği, yalnızlaştırdığı, sesini kıstığı halkın kalabalık özlemini
giderdiği için
minnettarım...
Önyargısız olmayı öğrenelim, fikirlerimizi özgürce paylaşalım, bizimle aynı
görüşten olmayan insanları da anlamaya çalışalım. İlla ki eylemleneceğiz diye
olaylara ekşi tat vermeyelim. Yani bilinçlenelim. Eğitelim kendimizi. Bunun
üniversite ile bir ilgisi yok. Deneyim elde edelim. Gözümüzü kulağımızı açalım.
Okuyalım, yazalım. Bir reşit gibi davranıp oy kullanalım. Oylarımıza sahip
çıkalım.
Bakın ! Ya da şöyle yapalım. Herşeyi bir kenarda tutalım. Metrodan inenlere
öncelik vermekle başlayalım mesela. Çocuklara hayvan sevgisini hayvanları
anlatalım. Nerelerde hata yaptığımıza ya da nelerin yanlış olduğuna bakalım.
Önce ebeveyn olarak bizler bu adımları atalım. Çevre, trafik, teknik, estetik,
sistematik ve pratik bilinci arttıralım. Bu dünyaya sahip çıkalım. Gelenekleri
yaşatalım. Market kültüründen kısmen uzaklaşalım. Dört bir yanımızı saran, bizi
aslında farkında olmadan tembelleştiren, burnumuzu kurutan, nefessiz,
oksijensiz AVM 'lerden temizleyelim.
Güdülmeden, insan olmayı gelin hep birlikte, yeniden öğrenelim